Beslenmelerinde asitli ve şekerli yiyeceklerin oranı çok yüksek olanlar bir de sularında florür oranı çok düşükse çok daha fazla çürük tehlikesi altındadırlar. Bakteri plağı tarafından oluşturulan aside karşı tükürük doğal bir savunma mekanizması oluştursa da tek başına çürüğü önleyemez. Tükürük akışını ve miktarını azaltan hastalıklar ya da ilaçlar da çürük oluşumunu hızlandırmaktadırlar. Bu nedenle de diş hekimleri tükürük akışını arttırdığı için şekersiz sakızları sıklıkla önerirler.
Sabah kahvaltısından sonra ve akşam yatmadan önce dişlerin fırçalanması, diş ipliğinin düzenli kullanılması en etkili yoldur. Yiyecek artıkları en çok dişlerin çiğneme yüzeylerindeki girintilerde ve dişlerin birbirine değdiği ara yüzeylerde biriktiği için, diş fırçaları küçük başlı seçilmelidir. Dişlerin iç yüzeyleri, dış yüzeyleri, çiğneyici yüzeyleri ve dilin üstü fırçalanmalı ve ara yüzlerde diş ipliği kullanılmalıdır. Fırçalar, orta derecede sert ya da yumuşak kıllı olmalı ve belirli aralıklarda değiştirilmelidirler. Fırça kıllarının aşınmamış olması ve bakteri taşımayacak bir şekilde muhafaza edilmesi gerekmektedir. Diş fırçalamaya yardımcı olarak aynı zamanda ağız kokusunu gidererek antiseptik etki, ferahlık ve temizlik hissi veren florürlü gargaralar da kullanılabilir.
Şekerli ve asitli yiyecekleri ana öğünlerde tüketmeye çalışmak ve yemek aralarında bir şey yememeye gayret etmek de diğer bir önlemdir. Günümüzde diş çürüğüne eskiye oranla daha sık rastlanıyor. Örneğin yapılan araştırmalarda eski insanların dişlerindeki çürük oranı %5 i geçmezken bugün bu oran %95 lere kadar çıkabilmektedir.
Bunun nedeni beslenme alışkanlıklarının değişmesidir. Eski insanlar sert ve doğal gıdalarla beslendikleri için doğal yollarla dişlerde bir temizlik sağlanırdı. Günümüzde hazır gıda endüstrisinin gelişmesiyle birlikte bu tür gıdaların tüketimi de arttı. Bisküvi, şeker, çukulata, kola gibi her an elimizin altında olan bu gıda maddeleri dişlerin üzerine yapışıp kalan ve asit oluşturan maddeler oldukları için günümüzde diş çürüğü artışının başlıca sorumluları olarak kabul ediliyorlar.
Diş hekimine muntazam aralıklarla başvurmak bir çürüğü önlemek ya da erken yakalamada en iyi yoldur. Ayrıca sıcak ve soğuğa duyarlı dişler ya da ağrılı dişlerde veya tebeşirimsi renkte olan başlangıç çürükleri, kahverengi renklemeler ve oyuklar gibi durumlarda vakit geçirilmeden hekime başvurulması tedavinin şeklini değiştirecek ve zorluğunu azaltacaktır.
Bu uygulamalar arasında en kolay uygulanabilecek yöntem 3 yaşından itibaren florürlü bir diş macunu ile sabah akşam dişlerin fırçalanması ve 6 yaşından sonra florürlü gargara kullanımıdır. Diğer uygulamalar henüz yurdumuzda yaygın olarak kullanılmadığı gibi yeterli bir alt yapıda bulunmamaktadır.Örneğin çoğu bölgemizdeki içme suların flor içeriği ile diyetle alınan flor miktarları ile ilgili net standart bir çalışma yoktur.Flor vücut için gerekli bir elementtir. Ancak gereğinden fazla alındığında dişlerin rengini değiştirir ya da kemiklerde deformasyonlara neden olabilir. Bu nedenle mutlaka diş macunu ve gargara dışındaki uygulamalar mutlaka hekim kontrolünde yapılmalıdır.
Haber, Duyuru, ve her türlü gelişmeden haberdar olmak için e-bülten aboneliğini yaptırınız